çivi yazısı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
çivi yazısı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

6 Mart 2018 Salı

Sümer Yazısının Kökeni, Gelişimi, Analizi

Sümer Yazısının Kökeni, Gelişimi, Analizi

Samuel Noah Kramer

Kramer, Sümer Mitolojisi, s. 45 

Çivi yazısı dizgesi büyük bir olasılıkla Sümerlerin icadıydı. Gün ışığına çıkarılmış en eski yazıtlar -geçtiğimiz yıllarda Uruk’taki kazılarda çıkarılmış dördüncü binyılın ikinci yarısından kalma binden fazla tablet ve parça- Sümer dilinde yazılmışlardır. Ancak yazıyı icat eden Sümerler olsun ya da olmasın, İÖ üçüncü binyılda onu etkin bir yazı aracı haline getirenler kesinlikle onlardı.
Kullanımsal değeri, yazıyı Sümerlerden alan ve kendi dillerine uyarlayan çevre halklarca da yavaş yavaş kabul edildi. İÖ ikinci binyılda bütün Yakın Doğu'ya yayılmıştı.

Çivi yazısı resim-yazı gibi başladı: her işaret bir ya da daha fazla somut nesnenin resmiydi ve resimlenen nesneyle özdeş ya da yakın ilişkili bir sözcüğü temsil ediyordu. Bu tip bir dizgenin eksikleri açıktır; işaretlerin karışık biçimleri ve çok fazla sayıda işaret gerekmesi günlük kullanımını fazlasıyla güçleştirir.

Sümer kâtipler, işaretlerin biçimlerini giderek resim-yazılı kökenleri görünmez hale gelene değin basitleştirerek ve gelenekselleştirerek ilk güçlüğün üstesinden gelmişlerdi. İkinci güçlüğe gelince, işaretlerin sayısını azalttılar ve çeşitli yardımcı düzenlemelere baş vurarak etkin bir sınırlama getirdiler. Bunların en önemlisi ideografik değerlerin yerine geçen fonetik değerlerden oluşur. Yan sayfadaki tablo yüzyıllar içinde bu iki katkı gelişimi gösterme amacıyla hazırlanmıştır.


Birinci Sütunun Satır Satır Çözümlenmesi
1. Bir yıldız resmidir; bu aslında Sümerce An, “gök” sözcüğünü simgeler. Bununla birlikte aynı işaret dingir, “tanrı” sözcüğünü göstermek için de kullanılmıştır.
2. Ki, “yer” sözcüğünü simgeler, işaretin yorumu hâlâ tartışmalı olmakla birlikte, yerin resminin yapılmaya çalışıldığı açıktır.
3. İnsan gövdesinin üst kısmının az çok uyarlanmış resmi olabilir; Lu, “insan” sözcüğünü simgeler.
4. Vulva resmidir; sal, “vulva” sözcüğünü gösterir. Aynı işaret munus, “kadın” sözcüğünü de simgeler.
5. Dağ resmidir; ilk anlamı “dağ” olan kur sözcüğünü simgeler.
6. Sümer yazı dizgesini ilk icat edenler tarafından zekice geliştirilmiş bir işareti gösterir; sıradan resim-yazı simgeleri belli güçlükler taşıdığından, bunlar aracılığıyla resimsel sözcükleri gösterebiliyorlardı. Okurun da dikkatini çekeceği gibi, geme, “köle-kız” simgesi gerçekte, munus, “kadın” ve kur, “dağ" sözcük işaretlerinin birleştirilmesinden oluşmuştur; yani tablomuzdaki 4. ve 5. işaretler. Dolayısıyla, bu bileşik işaret, sözcüğü sözcüğüne “dağ-kadın” düşüncesini açıklar. Ama Sümerler köle-kızlarını çoğunlukla çevrelerindeki dağlık bölgelerden ele geçirdiklerinden bu bileşik işaret tam olarak Sümerce “köle-kız”, geme sözcüğünü göstermektedir.
7. Baş resmidir; Sümerce sag, “baş” sözcüğünü simgeler.
8. Bu da baş resmidir, bununla birlikte, başın alt kısmında yer alan dikey çizgiler ağzı göstermektedir. Dolayısıyla bu işaret Sümerce ka , “ağız" sözcüğünü simgeler. Aynı işaret doğallıkla dug, “konuşmak” sözcüğünü de gösterir.
9. Büyük bir olasılıkla yiyecek kabı olarak kullanılan bir tas resmidir; ninda, “yiyecek” sözcüğünü simgeler.
10. Ağız ve yiyecek işaretlerinin bileşimi olan bir işarettir (tabloda 8. ve 9.); ku, “yemek” sözcüğünü simgeler.
11. Akarsu resmidir; a, “su” sözcüğünü simgeler. Bu işaret, Sümer yazısının kaba, resim-yazı niteliğini giderek kaybedip fonetik bir yazı dizgesine dönüş sürecini kusursuz olarak gösterir. Söylendiği gibi, 11 numaralı işaret aslında Sümerce a, “su” sözcüğünü simgelemek için kullanılıyordu. Bununla birlikte,
Sümerlerin, söylenişi a, “su” sözcüğüyle aynı, ancak tamamıyla başka bir anlama, “içinde” anlamına gelen, bir diğer a sözcükleri vardı. Bu “içinde” sözcüğü, resimsel olarak ifade etmenin çok güç olduğu, ilişki gösteren ve bir kavramın yerini alan bir sözcüktür. O zaman Sümer yazısının mucitleri “içinde" sözcüğünü göstermek için ister istemez epeyce karmaşık bir resim-işareti icat etmeye çalışmak yerine parlak bir düşünce buldular ve iki sözcük de birbirinin aynı gibi olduğundan a, “su” sözcüğünün işaretini kullandılar. Bir başka deyişle ilk Sümer kâtipler, iki sözcüğün sesi özdeşse, aslında belli bir sözcüğe ait olan bir işaretin tamamıyla farklı anlamdaki başka bir sözcük için kullanılabileceğini fark ettiler. Bu uygulamanın yaygınlaşmasıyla, Sümer yazısı resim-yazı niteliğini yitirip, giderek daha da fonetik bir yazı halini almaya başladı.
12. “Ağız” ve “su” sözcüklerinin bir bileşimidir (8 ve 11 numaralar); nag, “içmek” sözcüğünü simgeler.
13. Yürüme konumundaki bir ayak ve üst kısmının resmidir; du, “gitmek” sözcüğün yanı sıra gub, “durmak” sözcüğünü de simgeler.
14. Bir kuş resmidir; mushen, “kuş" sözcüğünü simgeler.
15. Balık resmidir; ha, “balık” sözcüğünü simgeler. Bu işaret Sümer yazısının fonetik gelişimi için bir başka örnek oluşturur. Çünkü Sümerce ha sözcüğü yalnızca “balık” değil “-ebilmek” anlamına da geliyordu; yani, Sümerlerin söyleyişi aynı, ama anlamı farklı iki tane ha sözcükleri vardı. Böylelikle, yazının gelişiminin başlangıcında Sümer kâtipler aynı 11 numaradaki a, “su” işaretini a, “içinde” sözcüğünü göstermek için kullandıkları gibi, ha, “balık” işaretini fonetik olarak özdeş ha, “-ebilmek” sözcüğünü göstermek için kullanmaya başladılar.
16. Bir öküzün başı ve boynuzlarının resmidir; gud, “öküz” sözcüğünü simgeler.
17. Bir inek başı resmidir; ab, “inek” sözcüğünü simgeler.
18. Arpa başağı resmidir; se, “arpa” sözcüğünü simgeler. Birinci sütunda bulunan, ayrıntısıyla gözden geçirdiğimiz işaretler günümüze kadar ulaşmış Sümer yazısının gelişimindeki en erken dönemdendir.

Bununla birlikte, resim-yazının icadının üzerinden çok geçmeden Sümer yazarlar resim-yazılar ters
dönecek biçimde tableti çevirmeyi daha kullanışlı buldular. Yazı gelişirken, bu uygulama standart hale geldi ve işaretler düzenli olarak 90 derece döndürüldü.  Tabletimizin ikinci sütununda resim-yazı işaretleri dönmüş olarak gösterilmektedir. Bugünkü verilerimizden yola çıkarak, bu resim-yazının kabaca İÖ 3200-2800'den kalma olduğu söylenebilir.

Üçüncü sütun, kabaca İÖ 2800-2600’lere tarihlenebilecek “kadim” yazı olarak adlandırabileceğimiz yazıyı gösterir.

Dördüncü sütun, İÖ 2600-2450, klasik dönemin işaret-biçimlerini içerir; Bu dönemin yazıtları bugün' bilinen en saf Sümerceyi kapsar. Nippur kadim silindiri (resim III), herhalde bu dönemin sonuna ait bilinen en eski miti gösterir.

Beşinci sütun Sargon devri, kabaca İÖ 2450-2150, işaret-biçimlerini içerir; Sümerlerin; Samiler ve Gutiler tarafından ciddi bozgunlara uğramaları bu dönemde olmuştur.

Kabaca İÖ 2150-2050'de, Yeni-Sümer devrinde Sümer etkisi kısa bir dönem canlandı. Altıncı sütun bu dönemin Sümer yazısını gösterir.

İÖ yaklaşık 2050'de Ur kentinin yıkılışıyla Sümer'in siyasi varlığı gerçekten sona erdi. Bunu izleyen dönem, kabaca İÖ 2050-1700, “erken Sümer-sonrası” diye bilinir. Artık yaşayan bir dil olmayan Sümerce bu dönem boyunca Sami fatihlerin edebi ve dinsel dili olarak kaldı. Çoğu çok daha önce oluşturulmuş olsa da, kaynak malzememizin büyük bölümü bu dönemde yazıldı; o zaman kullanılan işaret-biçimleri yedinci sütundadır.

Son sütun İÖ birinci binyılda Asur kraliyet kâtiplerince kullanılan yazıyı gösterir. Ondokuzuncu yüzyılın Avrupalı bilim adamlarının ilk olarak çalıştıkları ve çözdükleri yazı, gerçekten de bu sonuncu, oldukça geleneksel hale getirilmiş olan yazıdır. Ve mantığa aykırı bir biçimde, günümüzde de öğrencilere ilk öğretilen çivi yazısı bu yazıdır.
Kalhu'da MÖ 9. yüzyıldan kalan bir sarayın kabartmaları üzerine oyulmuş çivi yazısı
Mezopotamya ve Yakındoğu, İletişim Yayınları, s. 11

Çivi yazısının gelişimini gösteren ve analizini yapan benzer başka bir tablo.
Kaynak: Mezopotamya, İletişim, s. 70
Metin: Kramer, Sümer Mitolojisi, Kabalcı Yayınları, s. 190-193

17 Şubat 2015 Salı

Yazının Tarihine Ufak Bir Bakış

Yazının Tarihine Ufak Bir Bakış



Sonunda Blog yavaş yavaş düzene oturuyor , farklı konular hakkındaki yazılarımız da devam ediyor bu sefer Tarih-Kitap ve Yazının bahsetmemiş olduğum bölümünden; Tarihten, biraz  bahsetmek istiyorum. 

Yazı ve tarih diyince, hepimizin aklına mutlaka yazıyı "icat" eden yani ilk defa kullanan toplum Sümerler gelmektedir. Daha çok bir Mezopotamyalı halk olarak anılan Sümerler'in geç kalkalotik çağda bu coğrafyaya geldiklerini biliyoruz. (Kalkalotik çağ : İ.Ö 5.000-İ.Ö 3.000 ) Coğrafi olarak çok daha önce yerleşime elveren , kuzey Mezopotamya'ya nazaran daha az gelişmiş güneye yerleşen Sümer toplumu, bu bölgedeki kültürü kuzeyin çok daha ilerisine taşımışlardır. Bunun sebebi ise bölgeye gelirken yanlarında "yazı" gibi gelişkin bir aracı taşımalarından kaynaklanır. "Gelirken" diyorum çünkü Asyanik kökenli bir dile sahip olan Sümerlerin indus ırmağı vadisinde izlerine rastlanılmış bulunmakta, yani daha doğudan mezapatomyaya göçüp geldikleri aşikar bir durum. 

Yerleştikleri topraklara nazaran daha gelişmiş bir durumda olan bu toplum ; Mısır'ı , ön Asyayı, Anadoluyu ve dolaylı olarak da batı uygarlıklarını etkilemişlerdir. Yazının ilk bulunuşu Sümer şehrinin Uruk kenti höyüğü 4.tabakası 6.evresinde ve İ.Ö 3.200 yılına tarihleniyor. Bu tarih yazının bulunuşu olarak ilk ve ortaögretimin yetersiz tarih kitaplarında nitelendirilen tarih olma özelliğini inatla korusa da, bu cümleden çoğu öğrencinin anladığı yanlış algı; yazının tüm dünyada aynı anda kullanılmaya başladığı yönündedir. Fakat her coğrafi bölge tarihi veya tarih öncesi devirleri farklı zamanlarda yaşamıştır. 

İlk başlarda resim yazısı şeklinde olan Sümer yazısına sonraları pratiklik kazandırılmaya çalışılınca çivi yazısı formuna ulaşılmış ve İ.Ö. 2.850-2.350 yılları arasında gelişim gösteren yazı, bu aşamada geniş kompozisyonlar yazmaya elverecek şekilde geliştiği için , 3.200 den bu döneme kadar geçen yazının ilk evrelerine protohistorik çağ denilmiştir. Anadolu' ya yazının uğraması ise Orta Tunç Çağı denilen İ.Ö.2.000-İ.Ö.1.500 yılları arasına denk gelir , Anadolu'nun tarihsel devirlere geçmesini sağlayan unsur ise İ.Ö 2.000li yılların ilk çağlarında yaşanan Asur ticaret kolonileri çağıdır , Asurlu tüccarlar Anadolu coğrafyasının doğusu ve güneyindeki kentlerin etraflarına ticaret yapacakları küçük yerleşikeler kurmuş (karum) ve burada kullandıkları belgeleri Asur çivi yazısı ile yazmışlardır. Fakat Hititler'in etkin ve hakim olmasıyla Asur'lular ve Asur çivi yazısı Anadolu topraklarını İ.Ö.1.750 yıllarında terketmiştir. Hititler ise Asurlu tüccarlar ile olan ilişkilerine rağmen , 100 yıl sonra kendilerine niye Asur çivi yazısı yerine Babil çivi yazısını , Hititçe yazı olarak seçmişler hala gizemini koruyan bir durumdur.


Hitit  toplumunda , çivi yazısı sadece devlet arşivlerinde ve diğer belgelerinde kullanıldığı için imparatorluk çivi yazısını 450 yıl kullanıp yıkılınca bu yazı halkın arasında yayılmadığı için yazı ortadan kalkmıştır ve bu devire karanlık devir denir. Sonrasında ise halkın kullanmış olduğu Hitit hiyeroglif yazısı; oluşan geç Hitit beylikleri döneminde kullanılmıştır. Yazının doğup , zor geçen çocukluğuna değindim çünkü istikararli bir şekilde gelişip aynı anda her yerde kullanılmaya başlamadığını belirtmek istedim , dediğim gibi Her coğrafya her deviri ayrı yıllarda yaşamıştır ,  nitekim 3.200 yılında yazı sümer sehirinde bulunsada Anadoluya girmesi bin yıldan uzun sürmüştür. Ve zaman geçtikçe de her toplum kendilerine ve dillerine göre bu aracı uyarlayıp kullanmışlardır. Aynı zamanda yazının uzun süre sadece belli bir zümre tarafından kullanılması da o zümrenin ortadan kalkması sonucu gelişimini geciktirmiştir. Az çok ve özetle yazı ilk zamanlar bu yollardan geçmiş ve toplumlar tarafından bu şekilde ele alınmıştır tabi ki yazılacak çok şey olmasına rağmen konuyu da burada çok uzatmak istemiyorum ama şu iki kitabı sizlerle tanıştırayım:


Yazı üzerine yazılmış olan , aldığım iki kitap oldu geçen hafta, biri dünya üzerinde bütün var olmuş alfabeleri, yazıları içeren güzel bir kitap İş Bankası Kültür Yayınları'ndan çıkmış ve Carl Faulmann tarafından hazırlanmış oldukça detaylı olan 'Yazı Kitabı'.


Diğeri ise YKY 'nin kültür serisinden 'Yazı İnsanlığın Belleği'. Burada da çivi yazısının hangi araçlar yardımıyla nasıl yazıldğından tutun da , kitap basımına ve harflerin evrimine kadar bol görsel ile renklendirilmiş bir Kitap ikisinide tavsiye ederim. Hem bilgilendirici hem de eğlenceli. Umarım hem yazıyı hemde kitapları seversiniz :)

Sevgiler
Historian