bayramcigerli.blogspot.com, Bayram Cigerli, Tarih, History,Cavit Pancar,Persler,İran Tarihi, Pers Tarihi,Roma Tarihi,Esir Almak,Paspas
Persler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Persler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
3 Ağustos 2022 Çarşamba
7 Eylül 2017 Perşembe
Ensest Tabusu Üzerine
Arkeoloji-Antropoloji
Ensest Tabusu
Eric Berkowitz
Eski Mısır
Hukuk-İnsan Hakları
kültür
Persler
Rohat Fatih
Comment
Eric Berkowitz
Muhtemelen İlk resmi yasaya kaynaklık eden, tarihöncesi bir başka cinsel tabu da ensest ilişkiyi yasaklıyordu. Aile içi seksin itici olduğu herkes tarafından kabul edilse de enseste karşı koyulan kurallar o kadar basit değildir. Nispeten yakın zamana kadar insanlık tarihinin büyük bir kısmında ne şehirler vardı, ne de kasabalar. İnsanlar küçük gruplar halinde ve uzun süre başka kabilelerden insanlara rastlamadan yaşayabiliyorlardı. Bu durumda yakın akrabalar arasında üreme, tarihin her döneminde yaşanmış olsa gerek. Yine de yakın akrabalarla üremeye karşı yasaklar olmasaydı, insan DNA’sı, iklime ve atalarımızın karşılaştığı diğer zorluklara uyum sağlama gücüne asla kavuşamazdı. Yaklaşık elli bin yıl önce melez kabile toplumlarının oluşması, insanların “soydışı çiftleşmelerine” olanak tanıyarak genetik yapılarını çeşitlendirmiş ve insan evriminin son evrelerine ulaşmasını mümkün kılmıştır.
Antropolog Claude Lévi-Strauss, ensest tabusunu “kültürün kendisinin kritik bir unsuru” olarak görüyordu. Nitekim antik tarihin büyük bir kısmı da onu desteklemektedir.
Sonuç olarak ensest sadece ilk değil, aynı zamanda evrensel ve “doğal” tek cinsel tabu gibi görünmektedir. Ama kimse bunu eski Hawai, Peru, Meksika ve özellikle Mısır ve Acem halklarına anlatmamıştı. Eski Mısırlılara göre ensest, insan yaşamının sadece doğal bir yanı değil, aynı zamanda en kutsal ve baki yaratılış mitlerinden birinin anahtarıdır. Söz konusu mit, yeryüzünü gökyüzünden ayıran ve milletlere diller tahsis eden ana ve fahişe tanrıça İsis mitidir. İsis, Güneş Tanrısı olan erkek kardeşi Osiris’le evlenir. Daha anne karnındayken bile ona hayran kalmıştır. Fakat Osiris, Karanlık Tanrısı olan kardeşi Set tarafından öldürülünce, İsis’le olan mükemmel birlikteliği sona erer. Set, Osiris’i lime lime keserek bütün parçalarını Mısır’ın üzerine savurur. Matem tutmaya başlayan İsis her yerde sevgilisini arar ve onun her bir parçasını bulmayı başarır, en önemli parçası hariç: Kutsal birlikteliğin simgesi olan penis. Yine de onu canlandırır ve cinsel organının bir kopyası sayesinde yeniden birleşen sevgililer bir çocuk yaparlar: Horus. Akdeniz havzasında sayısız değişik şekilde anlatılan bu hikaye, İsis’i yenilenmenin ve ölümsüzlüğün kutsal sembolü haline getirdi. Törenler sırasında Osiris dev bir fallusla temsil edildi.
Mısır firavunları, özellikle On Sekizinci Hanedanlık (MÖ 1570-139) döneminde, öz veya üvey kız kardeşleri ve kızlarıyla evlenirlerdi. Burada yatan temel fikir, yabancıları soydan dışlamak ve işgallerle gelen ganimetleri kayınlarla paylaşmamaktır. Seqenenre Tao II ve Ahhotep I adlı firavunların ailelerinde olduğu gibi, (bazen yalnızca) kızların öz babalarıyla evlenmesine izin verilirdi. Öte yandan aynı sınırlamalar firavunları asla bağlamazdı. Çocuk yapacakları ikinci kraliçeleri ellerinin altında tutarlardı. Yeni krallara genellikle, bazen soyağacını epey karmaşıklaştıran, saray dışından kadınlar annelik ederdi.
Mısır’da ensest yalnızca toplumun üst tabakasıyla sınırlı değildi; alt tabakalarda da enseste yaygın olarak rastlanıyordu. MÖ 30’da Roma Mısır’ı işgal ettiğinde kız kardeşler genellikle öz ya da üvey erkek kardeşleriyle ve babalarıyla evleniyordu. Şehirlerde evlenilebilir kız kardeşi olan tüm genç erkeklerin üçte biri, kız kardeşiyle evleniyor ve ailenin dışından bir gelin bulmayı gerekli görmüyordu. (Arsinoe’de yaşayan erkeklerin neredeyse tamamı küçük kız kardeşiyle evliydi.) Romalılar, Mısırlıların ensest âdetlerini paylaşmadıkları gibi onları bastırmak için de çok uğraştılar ve nihayet yaklaşık üç yüzyıl sonra başarılı olabildiler.
Perslerde ise yakın akrabalarla evlilik kutlu bir şey olarak görülüyordu. MÖ 2000 ile MÖ 600 arasında ortaya çıkmış Zerdüştlük dinine mensup hükümdar, ruhban ya da sıradan her aile ensesti yaşıyordu. Hukuksal ve dinsel metinlerde bu tür birliktelikler, cennette büyük mükafat kazandıracak ve neredeyse tüm günahları silecek “mükemmel” ameller olarak övülüyordu. Eski bir kaynak şöyle demektedir:
Mısırlılar gibi Persler de serveti elde tutmak için aile içi evliliklere başvuruyorlardı ama bu durum, -gerek antik gerekse modern dünyada çok ender görülen- böylesi birlikteliklerin niçin bu denli makbul olduğunu ancak kısmen açıklamaktadır. Meseleyi tam olarak anlamak için bu toplumların dinsel pratiklerini derinlemesine araştırmak gerekir ki, bu da elinizdeki kitabın boyunu aşmaktadır. Fakat buradaki önemli nokta, gerçekte “ebedi” veya “doğal” seks yasalarının olmayışıdır. Bir grup için doğaya ters olan şey, başka bir grup için lütuftur. Mısırlılar ve Persler, yakın aile grupları içinde üremekten başka seçenekleri olmayan göçebeler ya da mağara sakinleri değildiler. Onlar insanlığın en payidar iki uygarlığını kurdular. Bu durumda Lévi-Strauss ensest yasağının bizzat kültür olduğunu söylerken yanılıyordu. Eşcinsellik, oral seks ve Tanrı’nın rızasına muhalif ve doğaya aykırı diye kınanan başka bir sürü seks eylemi gibi aile içi seks de bir tercih meselesiydi.
Âdet döneminde sekse ve enseste karşı tabular, neredeyse zıt yönlerde gelişti. Âdet dönemindeki kadınlarla cinsel temas kurmaya yönelik yasaklar bazı dinlerde varlığını sürdürürken, seküler hukuk tarafından umursanmadı. Talmud, bu tür eylemlere kırbaç cezasını öngörürken, hiçbir modern Batılı devlet konuya ilgi göstermemiştir. Öte yandan ensest “evrensel bir tabu” olarak varlığını sürdürerek neredeyse her yerde suç olarak kabul ediliyor. Ensest hemen hemen her Amerikan eyaletinde yirmi yıla kadar varan hapis cezasını gerektiren bir suçtur. Utah eyaletinde “üvey” kuzeniyle seks yapan birine beş yıl hapis cezası verilir. Ayrıca çoğu eyalet ensest seksi, üvey ya da evlat edinme ilişkilerinde olduğu gibi genetik zarar riski taşımasa bile cezalandırmaktadır. Bu ilişkilerin aynı soy içinde seks yapmaya benzemesi, suçluları toplumdan uzaklaştırmaya yetmektedir.[*]
[*] Tannahill, Sex in History, 27-29; Thornhill, Natural History; Van den Berghe, “Human Inbreeding Avoidance”; Lévi-Strauss, Elementary Structure of Kinship, 12; Laws of Hammurabi (LH), Roth ve diğerleri, Law Collections, 154-58; Tetlow, Women, Crime, and Punishment, 61. Kızlarıyla seks yapan Babil erkekleri saldırgan olsalar bile daha yumuşak bir muamele görüyorlardı. Sadece sürgün ediliyorlardı. Scheidel, “Brother-Sister and Parent-Child Marriages”; Pomeroy, Goddesses, 217-20; Middleton, “Brother-Sister and Father-Daughter Marriage”, 604; Shaw, Oxford History of Ancient Egypt, 226-28; Hjerrild, Studies in Zoroastrian Family Law, 167, 183, 194-97, 203.
Perslerde ensestin yüceltilmesi, doğurgan olmadığı için “tiksintiyle” bakılan livata “günahını” yok edecek kadar ileri gitmiyordu. Ayrıca akrabaların evlilik teklifini geri çeviren Pers erkekleri kefaret ödüyorlardı. Kefaretin süresi, gelinin damatla evlenmeyi beklerken gördüğü âdet dönemlerinin sayısının toplamıyla hesaplanıyordu: “Günahın büyüklüğünü belirlemek için âdet dönemi sayısı ve zamanın uzunluğu hesaplanmalıdır.” “Inbred Obscurity”, 2464, 2469; Posner ve Silbaugh, Guide to America’s Sex Laws, 10. bölüm; ayrıca bkz. “Inbred Obscurity”, 2469-70.
Eric Berkowitz, Seks ve Ceza, Arzuyu Yargılamanın 4000 Yıllık Tarihi, "Sex and Punishment, Four Thousand Years of Judging Desire", Kolektif Kitap, Mayıs 2013/2, İstanbul
Muhtemelen İlk resmi yasaya kaynaklık eden, tarihöncesi bir başka cinsel tabu da ensest ilişkiyi yasaklıyordu. Aile içi seksin itici olduğu herkes tarafından kabul edilse de enseste karşı koyulan kurallar o kadar basit değildir. Nispeten yakın zamana kadar insanlık tarihinin büyük bir kısmında ne şehirler vardı, ne de kasabalar. İnsanlar küçük gruplar halinde ve uzun süre başka kabilelerden insanlara rastlamadan yaşayabiliyorlardı. Bu durumda yakın akrabalar arasında üreme, tarihin her döneminde yaşanmış olsa gerek. Yine de yakın akrabalarla üremeye karşı yasaklar olmasaydı, insan DNA’sı, iklime ve atalarımızın karşılaştığı diğer zorluklara uyum sağlama gücüne asla kavuşamazdı. Yaklaşık elli bin yıl önce melez kabile toplumlarının oluşması, insanların “soydışı çiftleşmelerine” olanak tanıyarak genetik yapılarını çeşitlendirmiş ve insan evriminin son evrelerine ulaşmasını mümkün kılmıştır.
Antropolog Claude Lévi-Strauss, ensest tabusunu “kültürün kendisinin kritik bir unsuru” olarak görüyordu. Nitekim antik tarihin büyük bir kısmı da onu desteklemektedir.
Sonuç olarak ensest sadece ilk değil, aynı zamanda evrensel ve “doğal” tek cinsel tabu gibi görünmektedir. Ama kimse bunu eski Hawai, Peru, Meksika ve özellikle Mısır ve Acem halklarına anlatmamıştı. Eski Mısırlılara göre ensest, insan yaşamının sadece doğal bir yanı değil, aynı zamanda en kutsal ve baki yaratılış mitlerinden birinin anahtarıdır. Söz konusu mit, yeryüzünü gökyüzünden ayıran ve milletlere diller tahsis eden ana ve fahişe tanrıça İsis mitidir. İsis, Güneş Tanrısı olan erkek kardeşi Osiris’le evlenir. Daha anne karnındayken bile ona hayran kalmıştır. Fakat Osiris, Karanlık Tanrısı olan kardeşi Set tarafından öldürülünce, İsis’le olan mükemmel birlikteliği sona erer. Set, Osiris’i lime lime keserek bütün parçalarını Mısır’ın üzerine savurur. Matem tutmaya başlayan İsis her yerde sevgilisini arar ve onun her bir parçasını bulmayı başarır, en önemli parçası hariç: Kutsal birlikteliğin simgesi olan penis. Yine de onu canlandırır ve cinsel organının bir kopyası sayesinde yeniden birleşen sevgililer bir çocuk yaparlar: Horus. Akdeniz havzasında sayısız değişik şekilde anlatılan bu hikaye, İsis’i yenilenmenin ve ölümsüzlüğün kutsal sembolü haline getirdi. Törenler sırasında Osiris dev bir fallusla temsil edildi.
Mısır firavunları, özellikle On Sekizinci Hanedanlık (MÖ 1570-139) döneminde, öz veya üvey kız kardeşleri ve kızlarıyla evlenirlerdi. Burada yatan temel fikir, yabancıları soydan dışlamak ve işgallerle gelen ganimetleri kayınlarla paylaşmamaktır. Seqenenre Tao II ve Ahhotep I adlı firavunların ailelerinde olduğu gibi, (bazen yalnızca) kızların öz babalarıyla evlenmesine izin verilirdi. Öte yandan aynı sınırlamalar firavunları asla bağlamazdı. Çocuk yapacakları ikinci kraliçeleri ellerinin altında tutarlardı. Yeni krallara genellikle, bazen soyağacını epey karmaşıklaştıran, saray dışından kadınlar annelik ederdi.
Mısır’da ensest yalnızca toplumun üst tabakasıyla sınırlı değildi; alt tabakalarda da enseste yaygın olarak rastlanıyordu. MÖ 30’da Roma Mısır’ı işgal ettiğinde kız kardeşler genellikle öz ya da üvey erkek kardeşleriyle ve babalarıyla evleniyordu. Şehirlerde evlenilebilir kız kardeşi olan tüm genç erkeklerin üçte biri, kız kardeşiyle evleniyor ve ailenin dışından bir gelin bulmayı gerekli görmüyordu. (Arsinoe’de yaşayan erkeklerin neredeyse tamamı küçük kız kardeşiyle evliydi.) Romalılar, Mısırlıların ensest âdetlerini paylaşmadıkları gibi onları bastırmak için de çok uğraştılar ve nihayet yaklaşık üç yüzyıl sonra başarılı olabildiler.
Perslerde ise yakın akrabalarla evlilik kutlu bir şey olarak görülüyordu. MÖ 2000 ile MÖ 600 arasında ortaya çıkmış Zerdüştlük dinine mensup hükümdar, ruhban ya da sıradan her aile ensesti yaşıyordu. Hukuksal ve dinsel metinlerde bu tür birliktelikler, cennette büyük mükafat kazandıracak ve neredeyse tüm günahları silecek “mükemmel” ameller olarak övülüyordu. Eski bir kaynak şöyle demektedir:
Kendi çocuğundan çocuk sahibi olan kişi ne kutlu kişidir… Kendi kızından peydahladığı oğlanı sevinç, hoşluk ve zevk bulur; bu oğlan aynı zamanda aynı annenin erkek kardeşi olur ve bir erkek evlatla bir anneden doğan oğlan da aynı babanın erkek kardeşi olur; bu ise çok daha büyük bir keyif, bir sevinç lütfudur… Bu aile daha kamildir; dert ve sıkıntı görmediği gibi, sevgiye gark olur.Perslere göre ailedeki cinsel birliktelik öylesine yüceydi ki, ensest ilişki yaşayan çiftlerin salgıladığı sıvılar bile şifa gücüne sahipti. Zerdüştlüğün kutsal metinlerinin bir derlemesi olan Vendidad’dan bir pasaj cenaze levazımatçılarına, yakın akraba evliliği yapmış çiftlerin karışık idrarıyla kendilerini temizlemelerini salık verir. Diğer taraftan, erkeğin kız kardeş veya anneyle evlenmeye yönelik isteksizliği, kendine layık görülen geline başka bir koca bulma zahmetine katlansa bile, “en büyük laneti” hak eden günah olarak görülür. Akrabalarıyla evlenmeyi reddeden kadınların başınaysa daha feci şeyler gelir. Bir Zerdüştlük metninde, cehennemi ziyaret eden bir kişi, ağzının içinde ve kenarında sürünen bir yılanın verdiği acıyı sonsuza dek çekmeye mahkum edilmiş bir kadına rastlar. Ziyaretçiye şöyle söylenir: “Akraba evliliğine karşı çıkan günahkar kadının kötü ruhudur işte bu.”
Mısırlılar gibi Persler de serveti elde tutmak için aile içi evliliklere başvuruyorlardı ama bu durum, -gerek antik gerekse modern dünyada çok ender görülen- böylesi birlikteliklerin niçin bu denli makbul olduğunu ancak kısmen açıklamaktadır. Meseleyi tam olarak anlamak için bu toplumların dinsel pratiklerini derinlemesine araştırmak gerekir ki, bu da elinizdeki kitabın boyunu aşmaktadır. Fakat buradaki önemli nokta, gerçekte “ebedi” veya “doğal” seks yasalarının olmayışıdır. Bir grup için doğaya ters olan şey, başka bir grup için lütuftur. Mısırlılar ve Persler, yakın aile grupları içinde üremekten başka seçenekleri olmayan göçebeler ya da mağara sakinleri değildiler. Onlar insanlığın en payidar iki uygarlığını kurdular. Bu durumda Lévi-Strauss ensest yasağının bizzat kültür olduğunu söylerken yanılıyordu. Eşcinsellik, oral seks ve Tanrı’nın rızasına muhalif ve doğaya aykırı diye kınanan başka bir sürü seks eylemi gibi aile içi seks de bir tercih meselesiydi.
Âdet döneminde sekse ve enseste karşı tabular, neredeyse zıt yönlerde gelişti. Âdet dönemindeki kadınlarla cinsel temas kurmaya yönelik yasaklar bazı dinlerde varlığını sürdürürken, seküler hukuk tarafından umursanmadı. Talmud, bu tür eylemlere kırbaç cezasını öngörürken, hiçbir modern Batılı devlet konuya ilgi göstermemiştir. Öte yandan ensest “evrensel bir tabu” olarak varlığını sürdürerek neredeyse her yerde suç olarak kabul ediliyor. Ensest hemen hemen her Amerikan eyaletinde yirmi yıla kadar varan hapis cezasını gerektiren bir suçtur. Utah eyaletinde “üvey” kuzeniyle seks yapan birine beş yıl hapis cezası verilir. Ayrıca çoğu eyalet ensest seksi, üvey ya da evlat edinme ilişkilerinde olduğu gibi genetik zarar riski taşımasa bile cezalandırmaktadır. Bu ilişkilerin aynı soy içinde seks yapmaya benzemesi, suçluları toplumdan uzaklaştırmaya yetmektedir.[*]
[*] Tannahill, Sex in History, 27-29; Thornhill, Natural History; Van den Berghe, “Human Inbreeding Avoidance”; Lévi-Strauss, Elementary Structure of Kinship, 12; Laws of Hammurabi (LH), Roth ve diğerleri, Law Collections, 154-58; Tetlow, Women, Crime, and Punishment, 61. Kızlarıyla seks yapan Babil erkekleri saldırgan olsalar bile daha yumuşak bir muamele görüyorlardı. Sadece sürgün ediliyorlardı. Scheidel, “Brother-Sister and Parent-Child Marriages”; Pomeroy, Goddesses, 217-20; Middleton, “Brother-Sister and Father-Daughter Marriage”, 604; Shaw, Oxford History of Ancient Egypt, 226-28; Hjerrild, Studies in Zoroastrian Family Law, 167, 183, 194-97, 203.
Perslerde ensestin yüceltilmesi, doğurgan olmadığı için “tiksintiyle” bakılan livata “günahını” yok edecek kadar ileri gitmiyordu. Ayrıca akrabaların evlilik teklifini geri çeviren Pers erkekleri kefaret ödüyorlardı. Kefaretin süresi, gelinin damatla evlenmeyi beklerken gördüğü âdet dönemlerinin sayısının toplamıyla hesaplanıyordu: “Günahın büyüklüğünü belirlemek için âdet dönemi sayısı ve zamanın uzunluğu hesaplanmalıdır.” “Inbred Obscurity”, 2464, 2469; Posner ve Silbaugh, Guide to America’s Sex Laws, 10. bölüm; ayrıca bkz. “Inbred Obscurity”, 2469-70.
Eric Berkowitz, Seks ve Ceza, Arzuyu Yargılamanın 4000 Yıllık Tarihi, "Sex and Punishment, Four Thousand Years of Judging Desire", Kolektif Kitap, Mayıs 2013/2, İstanbul