Dilara Kahyaoğlu
Reform; kelime anlamı olarak ıslahat, yenilik, düzeltme demektir ama aynı zamanda bir döneme damgasını vurmuş olan, dinsel yenilik hareketleri anlamında yani tarihsel terim bir olarak da kullanılır. Kısacası burada söz konusun olan; 16. Yüzyılda Batı Kilisesi’nde (Katolik Mezhebi) gerçekleşen dinsel devrime verilmiş bir ad olarak “Reform Hareketi”dir.
Bu dinsel devrim o dönemin siyasi, sosyal ve ekonomik koşullarının da körüklemesiyle Hristiyanlığın üç ana kolundan biri olan Protestanlığın ortaya çıkmasına yol açmıştır. Bu devrimin en büyük önderleri Martin Luther ve Jean Calvin’dir.
Şimdi dinde yenilik arayışlarının neden başladığını inceleyelim.
Reformu yaratan tarihsel koşullar
16. yüzyıl reformcularını ortaya çıkaran Katolik Kilisesinin yapısı oldukça karmaşıktı. Yüzyıllar boyunca kilise, özellikle de Papalık makamı, Batı Avrupa’nın siyasal yaşamı ile iç içe geçmişti. Bunun sonucu olarak ortaya çıkan siyasi entrika ve manevralar kilisenin gücünü arttırmıştı. Kilisenin de diğer feodal kurumlardan farkı yoktu, oldukça zengin topraklara sahip olan kiliselere bağlı din adamları, açıkça gözlenebilen bir şekilde zenginlik ve ihtişam içinde yaşıyorlardı. Özellikle Endüljans adı verilen uygulama, kutsal emanetlerin satışa çıkarılması, din adamları arasındaki yolsuzluklar kiliseye duyulan güveni sarsmıştı. Bu durumu dikkate alan bir çok din adamı Katolik Kilisesi’nin özüne dönmesi gerektiğini, 16.yüzyılın başından itibaren savunuyorlardı. Hz. İsa örnek alınmalıydı, kilise ve din adamları yoksulluğu benimsemeliydi…
Bu karşı çıkışta Rönesans'ın etkisi çok büyüktür. Bildiğiniz gibi o yıllar Rönesans'ın yaşandığı yıllardı ve din adamları bile bu akımdan etkilenmişler, kiliseyi sorgulamaya başlamışlardı.
İncilin yerel dillere çevrilmesi, okur yazar oranının artması ve en önemlisi matbaa sayesinde dinsel kitapların basılarak daha geniş bir kesime ulaşması, reform öncesi kültürel ortamı hazırlayan etmenlerdir.
Dinsel reform hareketlerine kralların, soyluların, preslerin de katılmasıyla işin siyasal boyutu da ortaya çıkmış oldu. Çünkü kilise çok zengindi, örneğin; Fransa kralı, ülkesindeki kilise emlakını Papa ile bölüşmüştü, İngiltere kralı da kilisenin varlığından yararlanmak istiyordu. Özellikle Almanya ve İsviçre’de ülke topraklarının üçte biri kilisenindi. Bu durumdan Alman prensleri de rahatsızdı, kilise topraklarını ele geçirip, krala karşı güçlenmek istiyorlardı.
Reformu başlatan olay ve gelişmeler
Saksonya’da doğmuş olan Luther,[1] kurtuluşun ancak iman ile sağlanacağına inanmıştı. Bundan dolayı günahların satın alınabileceği kanısını veren af belgesi (endüljans) satışı dolayısıyla papalığa karşı bir mücadele açtı ve papalığın yanılmaz olduğu ilkesini reddetti. Luther 95 maddeden oluşan tezlerini 31 ekim 1517 tarihinde Wittenberg’deki kilisenin kapısına asınca olay başlamış oldu. 1521 de imparatorluk meclisi önünde yargılanan Luther afaroz edildi ve koruyuculuğunu üstlenmiş olan bir prensin yanına sığındı. Almanya'daki reform hereketi kısa sürede farklı akımların ortaya çıkmasına yol açtı. Ama bütün bu hareketlerin çoğu Luther’in girişiminden bağımsızdı, artık ok yaydan çıkmıştı.
Luther'in görüşleri özellikle Alman prensler arasında taraftar bulunca kralın bütün engelleme çabalarına rağmen hızla yayılmaya başladı. Sonunda imparatorluk meclisi bu görüşlerin yayıldığı yerde kalmasına izin verebileceklerini ama daha geniş bir alana yayılmasına izin vermeyeceklerini bildiren bir karar alınca, prensler bu kararı protesto ettiler, İşte bu yüzden Luther’in görüşlerine inananlar bundan böyle Protestanlar olarak anılmıştır. Protestanlık giderek yayıldı, prenslerin harekete geçirdiği köylü kitleleri kilise topraklarını ele geçirmeye başladılar. Ama sonrası tufandır ve bu ayrı bir konudur.
Luther mezhebi ve/veya düşünceleri kuzey Avrupa’ya doğru da yayıldı. Fransa’da bu akıma Calvin önderlik etmiş, ama Calvin Fransa’da tutunamayarak kaçmak zorunda kalmıştır. Fransa’da, Katolikler ile Calvinistler arasında çok kanlı olaylar meydana gelmiştir. En önemlisi Saint-Barthelemy Katliamı'dır.
İngiltere’de ise dinsel reforma Kral 8. Henry önderlik etti. Dolayısıyla buradaki hareket dinsel olmaktan daha çok ilk andan itibaren siyasaldı. 8. Henry Papa'dan boşanma izni alamayınca İngiltere Kilisesi’ni Papa'ya bağlı olmaktan çıkardı ve kendisine bağladı, böylece Anglikanizm mezhebi ortaya çıktı. 16. ve 17. yüzyılda çeşitli yasaklamalarla Katolik ibadeti yasaklandı, bunların yurttaşlık hakları kısıtlandı. Hatta bazı Katolik papazları idam cezasına çarptırıldı. İskoçya ise Papa'dan ayrılarak Presbiteryenlik mezhebini benimsedi bu durum İskoçya’nın İngiltere ile birleştirilmesini kolaylaştırmıştır. Protestanların en uç örneği olarak gösterilen “Anabaptistler” ise İsviçre’de ortaya çıkmıştır. Bu grup, çocukken vaftiz edilmesine, her türlü yemin etmeye, silah taşımaya karşı çıkarak kilise ile devletin kesin olarak birbirinden ayrılması gerektiğini savunuyorlardı.
Karşı Reform Hareketi
Katolik kilisesi bütün bu gelişmeleri dikkate alarak atağa geçti ve karşı reform hareketini başlattı. Bazı düzeltmeler yapmasının yanı sıra özellikle kendi hakim olduğu bölgelerde denetimi ve baskıyı arttırdı. Tehlikeli sayılan kitapların listesi çıkarıldı, engizisyon harekete geçirildi ve Katolik mezhebi Güney Avrupa’da kalıcılığını sürdürdü.
Genel sonuçlar
Böylece Katolik mezhebi parçalanmış, bu mezhepten dünyanın üçüncü büyük Hıristiyan mezhebi olan Protestanlık doğmuştur. Bunun yanında bir çok bağımsız mezhepte ortaya çıktı.
Özellikle Kuzey Avrupa ülkeleri Protestanlığı benimsediler.
Kilisenin mallarına el koyanlar zenginleşti; Bunlar Danimarka, Norveç, İsviçre ve İngiltere’de krallar, Almanya’da Prensler, İsviçre ve Danimarka’da kralların yanı sıra burjuvalardır.
Bu hareketin çok önemli siyasal sonuçları da olmuştur; Örneğin İsviçre ikiye ayrıldı, İrlanda Katolik olarak kaldığı için (veya bunu bilerek tercih ettiği için) İngiltere’den uzaklaştı, Fransa’dan Protestanlık sökülüp atıldı ama bu Papa'nın Fransa üzerindeki gücünün azalmasına da yol açtı, kral güçlendi. Almanya’nın siyasi parçalanmışlığı uzun süre devam etti, çünkü birliği ve mutlakiyeti sağlamaya çalışan kral, güçlenen prensler karşısında bir şey yapamadı, Alman prensleri kendi bulundukları bölgeleri yönetmeye başladılar. Kralın güç kaybetmesi Avrupa siyasetinde de kendisini gösterdi, Alman kralı Avrupa'daki gücünü, etkinliğini kaybetti.
Notlar
Saint-Barthelemy Katliamı Fransa'da Katoliklerin Protestanları katletmesi Bu olaydan sonra Fransa Katolik kalmış, Protestanlık ana akım olamamıştır. "Kanlı Düğün" |
Bu dinsel devrim o dönemin siyasi, sosyal ve ekonomik koşullarının da körüklemesiyle Hristiyanlığın üç ana kolundan biri olan Protestanlığın ortaya çıkmasına yol açmıştır. Bu devrimin en büyük önderleri Martin Luther ve Jean Calvin’dir.
Şimdi dinde yenilik arayışlarının neden başladığını inceleyelim.
Reformu yaratan tarihsel koşullar
16. yüzyıl reformcularını ortaya çıkaran Katolik Kilisesinin yapısı oldukça karmaşıktı. Yüzyıllar boyunca kilise, özellikle de Papalık makamı, Batı Avrupa’nın siyasal yaşamı ile iç içe geçmişti. Bunun sonucu olarak ortaya çıkan siyasi entrika ve manevralar kilisenin gücünü arttırmıştı. Kilisenin de diğer feodal kurumlardan farkı yoktu, oldukça zengin topraklara sahip olan kiliselere bağlı din adamları, açıkça gözlenebilen bir şekilde zenginlik ve ihtişam içinde yaşıyorlardı. Özellikle Endüljans adı verilen uygulama, kutsal emanetlerin satışa çıkarılması, din adamları arasındaki yolsuzluklar kiliseye duyulan güveni sarsmıştı. Bu durumu dikkate alan bir çok din adamı Katolik Kilisesi’nin özüne dönmesi gerektiğini, 16.yüzyılın başından itibaren savunuyorlardı. Hz. İsa örnek alınmalıydı, kilise ve din adamları yoksulluğu benimsemeliydi…
Bu karşı çıkışta Rönesans'ın etkisi çok büyüktür. Bildiğiniz gibi o yıllar Rönesans'ın yaşandığı yıllardı ve din adamları bile bu akımdan etkilenmişler, kiliseyi sorgulamaya başlamışlardı.
İncilin yerel dillere çevrilmesi, okur yazar oranının artması ve en önemlisi matbaa sayesinde dinsel kitapların basılarak daha geniş bir kesime ulaşması, reform öncesi kültürel ortamı hazırlayan etmenlerdir.
Dinsel reform hareketlerine kralların, soyluların, preslerin de katılmasıyla işin siyasal boyutu da ortaya çıkmış oldu. Çünkü kilise çok zengindi, örneğin; Fransa kralı, ülkesindeki kilise emlakını Papa ile bölüşmüştü, İngiltere kralı da kilisenin varlığından yararlanmak istiyordu. Özellikle Almanya ve İsviçre’de ülke topraklarının üçte biri kilisenindi. Bu durumdan Alman prensleri de rahatsızdı, kilise topraklarını ele geçirip, krala karşı güçlenmek istiyorlardı.
Reformu başlatan olay ve gelişmeler
Saksonya’da doğmuş olan Luther,[1] kurtuluşun ancak iman ile sağlanacağına inanmıştı. Bundan dolayı günahların satın alınabileceği kanısını veren af belgesi (endüljans) satışı dolayısıyla papalığa karşı bir mücadele açtı ve papalığın yanılmaz olduğu ilkesini reddetti. Luther 95 maddeden oluşan tezlerini 31 ekim 1517 tarihinde Wittenberg’deki kilisenin kapısına asınca olay başlamış oldu. 1521 de imparatorluk meclisi önünde yargılanan Luther afaroz edildi ve koruyuculuğunu üstlenmiş olan bir prensin yanına sığındı. Almanya'daki reform hereketi kısa sürede farklı akımların ortaya çıkmasına yol açtı. Ama bütün bu hareketlerin çoğu Luther’in girişiminden bağımsızdı, artık ok yaydan çıkmıştı.
Luther'in görüşleri özellikle Alman prensler arasında taraftar bulunca kralın bütün engelleme çabalarına rağmen hızla yayılmaya başladı. Sonunda imparatorluk meclisi bu görüşlerin yayıldığı yerde kalmasına izin verebileceklerini ama daha geniş bir alana yayılmasına izin vermeyeceklerini bildiren bir karar alınca, prensler bu kararı protesto ettiler, İşte bu yüzden Luther’in görüşlerine inananlar bundan böyle Protestanlar olarak anılmıştır. Protestanlık giderek yayıldı, prenslerin harekete geçirdiği köylü kitleleri kilise topraklarını ele geçirmeye başladılar. Ama sonrası tufandır ve bu ayrı bir konudur.
Luther mezhebi ve/veya düşünceleri kuzey Avrupa’ya doğru da yayıldı. Fransa’da bu akıma Calvin önderlik etmiş, ama Calvin Fransa’da tutunamayarak kaçmak zorunda kalmıştır. Fransa’da, Katolikler ile Calvinistler arasında çok kanlı olaylar meydana gelmiştir. En önemlisi Saint-Barthelemy Katliamı'dır.
İngiltere’de ise dinsel reforma Kral 8. Henry önderlik etti. Dolayısıyla buradaki hareket dinsel olmaktan daha çok ilk andan itibaren siyasaldı. 8. Henry Papa'dan boşanma izni alamayınca İngiltere Kilisesi’ni Papa'ya bağlı olmaktan çıkardı ve kendisine bağladı, böylece Anglikanizm mezhebi ortaya çıktı. 16. ve 17. yüzyılda çeşitli yasaklamalarla Katolik ibadeti yasaklandı, bunların yurttaşlık hakları kısıtlandı. Hatta bazı Katolik papazları idam cezasına çarptırıldı. İskoçya ise Papa'dan ayrılarak Presbiteryenlik mezhebini benimsedi bu durum İskoçya’nın İngiltere ile birleştirilmesini kolaylaştırmıştır. Protestanların en uç örneği olarak gösterilen “Anabaptistler” ise İsviçre’de ortaya çıkmıştır. Bu grup, çocukken vaftiz edilmesine, her türlü yemin etmeye, silah taşımaya karşı çıkarak kilise ile devletin kesin olarak birbirinden ayrılması gerektiğini savunuyorlardı.
Karşı Reform Hareketi
Katolik kilisesi bütün bu gelişmeleri dikkate alarak atağa geçti ve karşı reform hareketini başlattı. Bazı düzeltmeler yapmasının yanı sıra özellikle kendi hakim olduğu bölgelerde denetimi ve baskıyı arttırdı. Tehlikeli sayılan kitapların listesi çıkarıldı, engizisyon harekete geçirildi ve Katolik mezhebi Güney Avrupa’da kalıcılığını sürdürdü.
Genel sonuçlar
Böylece Katolik mezhebi parçalanmış, bu mezhepten dünyanın üçüncü büyük Hıristiyan mezhebi olan Protestanlık doğmuştur. Bunun yanında bir çok bağımsız mezhepte ortaya çıktı.
Özellikle Kuzey Avrupa ülkeleri Protestanlığı benimsediler.
Kilisenin mallarına el koyanlar zenginleşti; Bunlar Danimarka, Norveç, İsviçre ve İngiltere’de krallar, Almanya’da Prensler, İsviçre ve Danimarka’da kralların yanı sıra burjuvalardır.
Bu hareketin çok önemli siyasal sonuçları da olmuştur; Örneğin İsviçre ikiye ayrıldı, İrlanda Katolik olarak kaldığı için (veya bunu bilerek tercih ettiği için) İngiltere’den uzaklaştı, Fransa’dan Protestanlık sökülüp atıldı ama bu Papa'nın Fransa üzerindeki gücünün azalmasına da yol açtı, kral güçlendi. Almanya’nın siyasi parçalanmışlığı uzun süre devam etti, çünkü birliği ve mutlakiyeti sağlamaya çalışan kral, güçlenen prensler karşısında bir şey yapamadı, Alman prensleri kendi bulundukları bölgeleri yönetmeye başladılar. Kralın güç kaybetmesi Avrupa siyasetinde de kendisini gösterdi, Alman kralı Avrupa'daki gücünü, etkinliğini kaybetti.
Notlar
[1] Reformu başlatan baş kişi Keşiş Martin Luther olduğu ve ismi reform kelimesiyle birlikte anıldığı için Luther'i ilerici, yenilikçi, geniş görüşlü, dinsel hareketlerin aydınlık yüzü olarak görme eğiliminde olan çok kişi vardır ve bu bilgisizlikten gelen bir yanlış kanıdır. Gerçekte Luther, oldukça bağnaz, katı fikirlere sahip, katı hatta radikal muhafazakar bir kişiydi.
Çalışma Soruları
1 -Reformu başlatan din adamlarının karşı çıktıkları meseleler nelerdi?
2- Reform hareketinin siyasal nedenleri nelerdir?
3- Rönesans ile Reform arasında bir bağ kurulabilir mi?
4- Sonuç olarak; Reform hareketleri, Avrupa’nın siyasal düzenini nasıl etkilemiştir?
4- Osmanlı Devleti, reform olayından doğrudan etkilenmemiştir. Bu durumun nedenleri neler olabilir?
Çalışma Soruları
1 -Reformu başlatan din adamlarının karşı çıktıkları meseleler nelerdi?
2- Reform hareketinin siyasal nedenleri nelerdir?
3- Rönesans ile Reform arasında bir bağ kurulabilir mi?
4- Sonuç olarak; Reform hareketleri, Avrupa’nın siyasal düzenini nasıl etkilemiştir?
4- Osmanlı Devleti, reform olayından doğrudan etkilenmemiştir. Bu durumun nedenleri neler olabilir?
Kaynak gösterilmeden kullanılamaz
Bu seride yer alan Osmanlı tarihiyle İlgili diğer konular ve kaynaklar için bkz.
https://tarihegitimi.blogspot.com/2019/06/osmanl-tarihi-ders-notlar-konular.html
Bu seride yer alan Osmanlı tarihiyle İlgili diğer konular ve kaynaklar için bkz.
https://tarihegitimi.blogspot.com/2019/06/osmanl-tarihi-ders-notlar-konular.html