descartes etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
descartes etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

1 Temmuz 2016 Cuma

Haftanın Kitapları XII

Haftanın Kitapları XII


Pek ayrıntıya girmeden, haftanın okunanlarını şuraya not düşelim en iyisi. Bir yazarı ilk defa okuyorsam genellikle iki kitabını peş peşe okuyup onun üslubu hakkında kendimce daha fazla çıkarım yapmaya çalışıyorum;Uzak Doğu edebiyatından Ha Jin'in gördüğünüz iki eserini bu hafta okuyup değerlendirme fırsatım oldu. 

Eserlerin temelini Çin, daha doğrusu komün hayatının hüküm sürdüğü Çin kültürü oluşturuyor. Yazar kuşak olarak soğuk savaş dönemi sonrası kuşağından olsa da sanırım ailesinden dolayı dönemden oldukça etkilenmiş ki eserlerinde bu öğeye oldukça fazla yer vermiş. 

"Bir İhanetin Haritası" Sovyetler,Amerika, Uzak doğu arasında geçen soğuk savaş dönemindeki bir casusluk hikayesi. Baş karakterimiz Amerikada CIA için çeviri yapan bir Çinli. Anlatım oldukça duru, kitabımız, kaliteden yoksun olarak Matbuat yayın grubundan çıkmış, çevirisini, kağıdını, kapağını taktir ettiğimi söyleyemeyeceğim. 

Diğer kitabı "Küçük Havuzdaki Büyük Balık" ise yine komünist Çin'de, sistem çarklarının her birinin yükünü üzerinde hisseden sıradan bir işçi ve onun amirleri ile mücadelesi yer alıyor. "O yazarda sonra hayatım değişti" derseniz bir gün, o yazar Ha Jin değildir bence, yinede Uzak Doğulu yazarlar arasında okuduklarım arasında Batı'ya en yakını, gizem veya mistisizm yok, düz ve yormayan cinsten bir biçemi var. 

Bir diğer kitap "Hitler Kitabı" ilk baskısı olduğu Zaman 2009'da bu kitap ilgimi çekmiş ama  bir türlü alıpta okumamıştım, 4.baskısını 2013'te yapımış ben de geçen aylarda aldım. Kitap aslında Hitler'in İki yaverinin verdiği ifadeler neticesinde Stalin için hazırlanan biraz da okuyacak olanın okuma zevkleri göz önüne alınarak kurgulanan bir gizli belge. Yıllar sonra gizliliği kaldırılıp erişime açılmış ve bu yüzden anlatılanların bir kısmı zaten belgesellerde de yer aldığı için hiç bilmediğimiz sırlar vermiyor bize kitap, ama okurken sıkılmadım fena değildi. NTV'nin diğer yayınları gibi merak uyandırıcı. 

Son kitapta Descartes, metafizik üzerine düşünceler;Tanrı, ruh, akıl, zihin, varlık gibi kavramları, kendi deyimiyle, tüm ön yargılardan, ve doğru olarak bildiklerinden arınıp tekrar ele alıyor ve bunları irdeliyor. Hızlı akan, çeviri dili çok başarılı bir kitap. İşte okunanlar böyle. 

İyi haftasonları.

Sevgiler
Historian

5 Mayıs 2016 Perşembe

HAFTANIN KİTAPLARI VIII

HAFTANIN KİTAPLARI VIII


Geçen hafta yazı yazmayı unutmamdan bu yana okuduğum kitaplara şöyle bir göz atalım. İlki Jack London imzalı "Deniz Kurdu" İş Bankası Kültür Yayınları Modern Klasikler serisinde 31. Kitap olan 367 sayfalık eser 2014 martında basılmış ve çevirmeni Fadime Kâhya. Humprey Van Weyden'in deniz kazası geçirip fok avcılığı yapan bir gemi tarafından kurtarılmasından sonra zorunlu olarak mürettebata dahil olması ve yaşanan olayların anlatıldığı kitabın esas karakteri geminin kaptanı; Wolf Larsen aşırı derecede sert, acımasız bir insan olsa da hemen hemen her alanda yaptığı okumalarla aynı zamanda entellektüel birikimi olan bir insan, Avcı olmasından dolayı muhattap olduğu insanların fikir yapısından çok farklı olan Larsen gemiye kendi gibi birinin gelmesiyle içinde bulunduğu fikri yalnızlıktan kurtulmuş ve Weyden ile uzun uzun sohbetler etmeye başlamıştır. Wolf Larsen'in en dikkat çeken özelliği okudukları ve entelektüel kişiliği ile mürettebata davranış biçimindeki zıtlık, hemen göze çarpan durum Weyden tarafından da dile getirilip kitapta sorgulanıyor. Jack London kitaplarının genelinde olduğu gibi ana tema doğa ve baş karakterin doğa yasaları ile mücadelesi  etrafında dönüyor. Burada Wolf Larsen'in etrafına karşı olan sert tutumu, kendisinin  de dediği gibi en iyilerin hayatta kalımı ile ilintili bir yaklaşım. Kitap gemide yaşanan olaylar ve Weyden-Larsen sohbetleri ile geçip tuhaf bir sonla bitiyor... 

İkinci kitap: Rene Descartes, Yöntem Üzerine Konuşma.  Alfa Yayınları Ekim 2015 basımlı, çevirisi ise Çiğdem Dürüşken. Descartes diyince ilk akla gelen önerme şüphesiz ki "Düşünüyorum, o halde varım" (Cogito, ergo sum.) işte bunu ortaya attığı çalışması olan "Yöntem Üzerine Konuşma" Descartes'in düşünmenin, insanın düşünen benliğinin önemini vurguladığı eser. Yöntem derken, düşünme yönteminden olayları ele alış şeklinden bahseden Descartes kendi bulduğu yöntemi anlatarak insanlar ve fikirler üzerine bir takım genellemeler, benzetmeler yaparak okuyucuya bunları aktarmaya çalışıyor. 1596 yılında doğup 1600'lerde etkin olan Descartes'in düşünmeyi vurgulaması skolastik düşüncenin "düşünme kabul et" mottosunun tam karşısında yer almış ve bu yönüyle şüpheci olmayı işaret etmiş. Kısa ama farkındalık yaratan bir kitap olarak önemi büyük bir eser...


Üçüncü kitap:Daniel Quinn, İsmail. Maya Kitap'tan 2012 ocak ayında basılmış ve çevirmeni Selen Çalık olan kitap felsefi roman olarak nitelendirilebilir. Bir goril ve insanın başrolünde olduğu kitapta konu insanların dünyada varlıklarını Nasıl sürdürdüğü ve doğa yasalarına nasıl karşı çıkıp bir sona sürüklendikleri. İsmail (goril, sahibinin yahudi olması sebebiyle ona bu ismi verdiğini okuyoruz) Diyalektik yöntemi kullanarak bunları düşünmesi için bir insanı eğitmeyi amaç edinmiştir. Hoca-öğrenci ilişkisi içerinde aktarmaya çalıştığı şey dünyanın sadece insanlara ait olmadığı ve insan için yaratılmadığı tıpkı diğer canlıların da insan için var olmadığı gibi. İsmail, insanları ikiye ayırmış 'Bırakanlar' ve 'Alanlar'. Bırakanlar İ.Ö 8.000 yılına kadar yaşamış olan avcı toplayıcı insanlar, alanlar ise tarım devrimini yapıp doğa yasalarına karşı çıkarak nüfusunu devamlı katlamaya başlayan insanlar yani modern insan. Bu iki grubun ilişkisinin yanısıra Adem-Havva, Habil ve Kabil gibi olguların eski kültürde ve Mezopotamya'da  nasıl ortaya çıktığı gibi konuların da sohbet içeriğinde bulunduğu kitap bir çok şeyi düşünme gerekliliğini insana telkin ediyor, oldukça hoşuma giden  bir çalışma oldu... Bu arada bu kitapta kullandığım kitap kılıfını şöyle göstermekte fayda görüyorum, bezden yapılmış bir çok çeşidi olmasıyla oldukça işlevsel bir obje olarak tavsiye edebileceğim türden. 

Son kitap Gabriel Garcia Marquez, On iki Gezici Öykü. Marquez 80'li yıllarda oturup çocuklarının okul defterine hikayeler yazmaya başlamış bir süre sonra 40 aşkın hikaye olmuş fakat defter ortadan kaybolunca oturup aynı kurguları, karekterleri tekrar yaratmaya çalışmış ve bu yeniden yazılan hikayelerin 4-5 tanesi film, bir kısmı dizi olmuş ve 12'si de kitaplaştırılmış. Defterin akıbeti konusunda düzenli olarak yaptığı kağıt imhaları sırasında araya karışmış olabileceği tahminini yürüten Marquez 'hikayeleri sevmeseniz en kötü ihtimal ait oldukları yere çöpe geri yollarsınız' diyor ön sözde. Diğer hikayelerine göre daha yumuşak, ve reel bi hava var. Can yayınlarından İnci KUT  çevirisi ile basılmış. Bu haftalık benden bu kadar, iyi haftasonları...

Sevgiler
Historian

25 Mart 2016 Cuma

HAFTANIN KİTAPLARI VI

HAFTANIN KİTAPLARI VI


Bu hafta  üç kitap okudum, ilki; saygıdeğer bir dostumun haftasonu bana yollamış olduğu bir kaç güzel kitabın arasında olan Mustafa Kemal'in Anıları. Mustafa Kemal'in yazmış olduğu Nutuk, Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet tarihi hakkında kaynak niteliği oluşturan bir eser olmakla birlikte, kendi anılarının kitaplaştırıldığı bu eser de gerçek anılarından meydana gelen tek kitap olma özelliğinde. 

Nutuk, malumunuz üzere "19 Mayıs 1919 günü Samsun'a ayak bastım" cümlesi ile başlamakta ve sonrası gelişen hadiseleri aktarmaktadır.Anılar ise Samsun'a ayak basana kadar ki süreçte gerçekleşen bir kaç hadise ve onların etrafında gelişen fikri çatışmaları konu alan  bir çalışma,1926 yılında akşamları Mustafa Kemal ile bir araya gelen Falih Rıfkı Atay, Paşa'nın anlattıklarını "Hakimiyet-İ Milliyet"  ve "Milliyet" gazetelerinde yayınlamak için not alır ve düzenler. Bu anı dizisi aslında daha uzun olmayı amaçlamışken; Mustafa Kemal'in, harp politikası hakkındaki eleştirilerini, Alman ve Türk komutanlarla tartışmalarını, Vahdettin veliaht iken yaptıkları Almanya gezisini ve daha başka birkaç konuyu ele alır. Tabi bu sırada geçen isimlerin halen ülkelerin siyasi aktörleri olmasından dolayı anı dizisi oldukça ses getirmiş ve hükümetin ricası üstüne anılar dediğimiz kısma kadar yayımlanmış... 

Bir çok kitaba kaynaklık etmesinden dolayı anıların çoğunu farklı kitaplarda okumuş veyahut bir konuşmacıdan dinlemiş olabilme ihtimali yüksek o yüzden az çok daha evvel duyduğumuz olayların aslını okumak ve tekrar etmek niteliğinde olan bu eylem akıcı bir okuma oldu benim için... 


 İkinci kitap ince bir Halil Cibran kitabı "Gezgin"  içinde birer sayfalık 52 kısa hikayeden oluşuyor ve her hikaye kıssadan hisse tarzında, 3-5 tanesini diğerlerine nazaran daha etkileyici buldum. Herhangi bir ortamda açıp okumaya elverişli, odaklanma gerekmeyen türden bir kitap olduğu için ulaşım araçlarında zamanı değerlendirmek için faydalı olabilir bence, hikayelerden sevdiğim bir tanesini seçip defterime de yazdım buarada... 

Son kitap; Rabindranath Tagore imzalı. Hintli yazar Gandi ile yakın arkadaş olmakla birlikte uğruna fikir savaşı verdikleri dava da aynı, Hindistan'ın İngiliz emperyalizminden kurtulma gerekliliği fikri, Tagore da bu düşünceyi pasif direniş ile gerçekleştirir.Ermek isteyen Gandi gibi ılımlı bir yöntem izleyerek,  edebiyatı kullanarak gerçekleştirmek istiyor fakat daha sonra bu uğurda farklı yöntemleri oluyor, 1913'te Nobel ödülü alan Tagore bu kitabında ilahilere yer vermiş pasaj pasaj bölümlere ayrılan kitap biraz da mistisizm ile yoğrulmuş, bana göre her okuyucuya hitap etmeyecek türden bir eser. Son olarak kitap dilimize, Türk siyasi hayatının baş aktörlerinden olmasının yanısıra şair kimliği de olan Bülent Ecevit tarafından kazandırılmış...  


Bu haftanın okunanları böyle, aynı zamanda dün bu kitapları görünce zaten aklımda olan kitaplar olduğu için Alfa Yayınları böyle renkli renkli basmış madem birde çevirisi iyi olmuş, alayım dedim, Avrupa reform hareketinin hazırlayıcılarından Erasmus ve ünlü eseri Deliliğe Övgü ile sonrasında yine fikirleri ile çok kişiyi etkileyip düşünmenin önemini vurgulayan Descartes'ın 3 kitabı kitaplığımın okunacaklar bölümünde yerlerini aldılar. Herkese bol okumalı günler...

Sevgiler

Historian