bayramcigerli.blogspot.com, Bayram Cigerli, Tarih, History,Cavit Pancar,Roma Tarihi, Romayı Yakan,Deli ,Deli İmparator,
bayramcigerli.blogspot.com, Bayram Cigerli, Tarih, History,Cavit Pancar,
bayramcigerli.blogspot.com, Bayram Cigerli, Tarih, History,Cavit Pancar,Roma Tarihi, Romayı Yakan,Deli ,Deli İmparator,
bayramcigerli.blogspot.com, Bayram Cigerli, Tarih, History,Cavit Pancar,
bayramcigerli.blogspot.com, Bayram Cigerli, Tarih, History,Cavit Pancar,Persler,İran Tarihi, Pers Tarihi,Roma Tarihi,Esir Almak,Paspas
bayramcigerli.blogspot.com, Bayram Cigerli, Tarih, History,Cavit Pancar,Roma Tarihi,Roma,Roma İmparatoru,Kadın,Kadın Olmak,İstemek,
bayramcigerli.blogspot.com, Bayram Cigerli, Tarih, History,Savaşlar,Savaş Tarihi,Roma Tarihi, Büyük İskender
bayramcigerli.blogspot.com, Bayram Cigerli, Tarih, History,Savaşlar,Savaş Tarihi,Roma,Roma Tarihi,Jul Sezar,Tost Olmak,Alesia Savaşı,Galya Savaşları
Eski bir fotoğrafta Rubicone köprüsü |
Canlandırma resimde İskenderiye Kütüphanesi… 19. yy, O. Von Corven |
Sezar'ın Ölümü Jean-Leon Gerome (1824-1904) Walters Sanat Galerisi, Baltimore |
Vincent Van Gogh, 1885'den Aardappeleters ("Patates Yiyen") https://en.wikipedia.org/wiki/G._E._M._de_Ste._Croix#/media/File:Van-willem-vincent-gogh-die-kartoffelesser-03850.jpg |
Kırsal kesimin nüfusuyla kıyaslandığında, hem İtalya’da hem de eyaletlerde bulunan şehirlerin nüfusları, küçük bir azınlık teşkil ediyordu. Medeni yaşam, tabii ki, şehirlerde yoğunlaşmıştı; bir miktar entelektüel ilgiye sahip her adam ... bir şehirde yaşıyordu ve başka bir yerde yaşamayı tahayyül bile edemezdi: Ona göre geōrgos ya da paganus [çiftçi ya da köylü] yarı-medeni ya da uygarlaşmamış, aşağı bir varlıktı. Bizim için antik dünyadaki yaşamın az ya da çok antik şehirlerdeki yaşamla aynı anlama gelmesi, hiç tuhaf değildir. Bize hikâyelerini anlatanlar şehirlerdi, kırsal kesim her zaman sessiz ve içine kapanık kalmıştı. Kırsal kesime dair bildiklerimizi büyük oranda şehirliler vasıtasıyla biliyoruz. ... Kırsal kesim nüfusunun sesi nadiren duyulmuştur. ... Bu yüzden, Roma İmparatorluğu üzerine kaleme alınan modern çalışmaların pek çoğunda, kırsal kesimin ve burada yaşayan nüfusun karşımıza hiç çıkmaması ya da sadece zaman zaman, Devlet ya da şehirlerdeki yaşamda vuku bulan belirli olaylarla ilgili olarak çıkması şaşırtıcı değildir (SEHRE (1) I. 192-3).
Antikitenin fiilen tüm yazılı kayıtları ve ünlü arşivleri şehirlerde üretildiğinden, genel olarak antik toplumların esasen şehirli olduklarını düşünürüz. Aslında bunlar, nadiren kavrayabildiğimiz ölçüde tarımsal toplumlardı. Görece müreffeh bölgelerde bile, tek bir kişinin topraktan uzakta yaşamasını sağlamak için, on kişiden fazla insanın toprakta çalışması gerektiğini söylemek muhafazakâr bir tahmin olacaktır. Şehirler kırsal ilkellik okyanusunda birer medeniyet (etimolojik olarak “şehirleşme”) resifiydi. Susuzluk, sel, veba, toplumsal kargaşa ya da savaş nedeniyle bir anda tahrip olabilecek, ürkütücü küçüklükte bir tarımsal artıkla destekleniyorlardı. Yiyecek kaynaklarına en yakın olanlar köylüler olduklarından, açlık zamanında saklayabildikleri kadarını saklıyor ve yiyeceklerin şehre ulaşmasını engelliyorlardı (Fontana Econ. Hist. Of Europe, I. Middle Ages, der. C. M. Cipolla [1972], s.144-5).....
Şehirler ... iktisaden kırsal kesim üzerindeki asalaklardı. Gelirleri esasen şehirli aristokrasinin köylülerden aldığı rantlardan oluşuyordu. ... Şehir yaşamının debdebesinin bedeli, büyük oranda bu rantlarla ödeniyordu ve köyler aynı ölçüde, şehirlerin çıkarları için yoksullaşıyordu. ... Şehirlerin önde gelenleri yalnızca üç vesileyle köylülerle temas kurardı, vergi tahsildarları, polis ve toprak sahipleri olarak (GCAJ 268, 287, 295).Bu Yunan Doğu açısından olduğu kadar Romalı Batı’nın büyük bir kısmı için de geçerliydi ve tüm Roma dönemi boyunca Yunan dünyasının daha geniş kesimleri açısından da böyle olmaya devam etti. Şehirle kırsal kesim arasındaki temel ilişki her zaman aynı kaldı: Söz konusu ilişki, esasen karşılığında çok az fayda sağlanan bir sömürü ilişkisiydi.
Yaz sona erer ermez, şehirlerde yaşayanlar, bütün bir yılı geçirmek için yeterli tahılı toplamaya yönelik evrensel pratiklerine uygun olarak, tarım alanlarından tüm buğdayı, arpa, fasulye ve mercimekle birlikte alır ve köylülere [agroiki] yalnızca baklagilleri [ospria te kai chedropa] bırakır, hatta bunların da önemli bir bölümünü şehre götürürlerdi. Böylece kırsal kesimde yaşayanlar [hoi kata tēn chōran anthrōpoi], kışın geriye kalanları tükettikten sonra, sağlıksız beslenme biçimlerine başvurmak mecburiyetinde kalırlardı. İlkbahar boyunca ince dalları ve ağaç sürgünlerini, çiçek soğanlarını ve besleyici olmayan bitkilerin köklerini yer ve ellerine geçen her türlü vahşi sebzeden geriye bir şey bırakmaksızın sonuna kadar faydalanırlardı; daha önce deneme amaçlı olarak bile tadına bakmamış oldukları yeşil otlar gibi şeyleri bütün olarak haşladıktan sonra yerlerdi. Ben şahsen bazılarının ilkbaharın sonunda, geriye kalanların da yaz başlarında, ciltlerini kaplayan sayısız yaradan mustarip olduklarını gördüm. Her örnekte yaraların türü aynı değildi, zira bazıları yılancıktan, bazıları iltihaplı yumrulardan, bazıları da yayılmış çıbanlardan mustaripti; diğerlerininse mantar, uyuz ve cüzzam benzeri döküntüleri vardı.Galen, bu hastalıklı insanların pek çoğunun öldüğünü söyleyerek devam eder. Kuşkusuz, tecrübesinin belli ki istisnai olduğu bir durumu ele alıyordu; fakat, göreceğimiz üzere, söz konusu istisnailiğin nitelikten ziyade nicelik meselesi olduğunu gösteremeye yetecek başka kanıtlar da mevcuttur. Grekoromen dünyada açlığa hayli sık rastlanırdı: Muhtelif modern yazarlar sayısız örnek toplamışlardır.(5)
Sadece şehirlerle değil kırsal kesimle de ilgilendiğinizi ya da daha doğrusu kırsal kesimi şehirlere tercih ettiğinizi gösterin – zira kırsal kesim şehirlerin dayandığı temeldir. Şehirlerin kırsal kesime dayanarak kurulduğu ve kırsal kesimin, onlara buğday, arpa, üzüm, şarap, zeytinyağı ve insanlarla diğer canlılar için gerekli besinleri sağlayan sağlam temeller teşkil ettiği iddia edilebilir. Eğer öküzler, sabanlar, tohumlar, bitkiler ve sığır sürüleri olmasaydı, şehirler de ortaya çıkamazdı. Bir kez ortaya çıktıklarındaysa, kırsal kesimin kısmetine bağlı kalırlar ve deneyimledikleri iyi ya da kötü ne varsa oradan kaynaklanır.....
Üzerine tıklayarak büyütünüz http://sashat.me/wp-content/uploads/2017/06/Rome_III-01-1.png |
Sanatçı, Trajan Köprüsünü betimlemiş. 1907. (Fotoğraf: Rapsak / WikiCommons CC BY 2.0 ) |
Bir sahnenin çizimi Romalılar Tuna'yı geçiyor ve bir Dakya kalesine saldırıyorlar. |
Kuzey tarafının ayrıntılı görünümü ayrıntılar için bağlantıya tıklayınız |
Doğu tarafının ayrıntılı görünümü |
Güneydoğu tarafının ayrıntılı görünümü |
Güney-güneybatı tarafının ayrıntılı görünümü |
Batı-güneybatı tarafının ayrıntılı görünümü |
Batı tarafının ayrıntılı görünümü |
Marcus Aurelius Sütunu |
Sütunun genel görüntüsü ve bulunduğu meydan |
Videoda görülen merdivenlerin çizimi |