Selçuklular etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Selçuklular etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

8 Şubat 2022 Salı

Kuvvetle muhtemel Kayılar ile Selçuklu ilişkisi

Kuvvetle muhtemel Kayılar ile Selçuklu ilişkisi



Erzurum, Erzincan, Kemah, Amasya, Çoruh, Kastamonu, Ilgaz, Çankırı, Gerede, Bolu, Düzce, Eskişehir, Balıkesir, Muğla, Manisa, Afyon, Konya, Ankara, Aydın, Kütahya ve Sivas'ta Kayı adıyla köylerin mevcudiyeti bunun göstergesidir.4 Ancak Anadolu Selçuklu tarihi boyunca birtakım Oğuz aşiretlerinin
Selçuklular ve Kayı Boyu arasındaki ilişki nasıldı nereden birbirlerini tanıyorlar, Birlikte neler yaptilar

Selçuklular ve Kayı Boyu arasındaki ilişki nasıldı nereden birbirlerini tanıyorlar, Birlikte neler yaptilar



Moğol baskınları üzerine Doğu Anadolu'ya gelen Kayılardan bir kısmı ileride Osmanlı Devleti'ni kuracak olan şubedir. Tarihi ananelere göre Kayı boyunun bu şubesi Sultan I. Alaaddin Key­ kubat zamanında (1219-1236) Ankara'nın batısındaki Karacadağ taraflarına yerleştirilmişlerdir. Bu olayın ya 1230 yılındaki Selçuklu­ Harezmşah savaşı sonunda veya I.
Kayılar Selçuklular ile ilk ne zaman bir araya geldiler ve onlar ile savaşlara basladilar

Kayılar Selçuklular ile ilk ne zaman bir araya geldiler ve onlar ile savaşlara basladilar



Moğol baskınları üzerine Doğu Anadolu'ya gelen Kayılardan bir kısmı ileride Osmanlı Devleti'ni kuracak olan şubedir. Tarihi ananelere göre Kayı boyunun bu şubesi Sultan I. Alaaddin Key­ kubat zamanında (1219-1236) Ankara'nın batısındaki Karacadağ taraflarına
Sultan Alaaddin Keykubat ve Ertuğrul ilk kez nasıl tanıştı,

Sultan Alaaddin Keykubat ve Ertuğrul ilk kez nasıl tanıştı,



Beylerinin bu sözleri üzerine Kayı yiğitleri kılıçlarına el attılar. Şahin kargaya girer gibi Moğolların içine daldılar. Kılıçları şimşek gibi çakıyor, her alevinde bir Moğol'un yıldızı sönüyordu. Şimdi galipler mağlup, mağluplar galip duruma geçmişti. Az sonra da Moğollar

7 Şubat 2011 Pazartesi

Menteşeoğulları Beyliği

Menteşeoğulları Beyliği

XIII. yy. sonlarında Muğla yöresinde egemenlik kuran beylik.

Selçukluların uçbeylerinden Kara Bey?in kurduğu (1282) beylik, Menteşe Bey zamanında oldukça genişledi. İzmir ve çevresi alındı. Ayrıca Ege Denizi´ndeki adalara seferler yapıldı. Menteşeoğlu Mesut Bey adalara çok önem verdi, Rodos yolunu elde tutarak Haçlı donanmasını dağıttı. XIV. yy.?ın başında Anadolu´nun en güçlü beyliği durumuna geldi. Sonra post kavgası yüzünden bölünerek zayıfladı. XV. yy.?ın başlarında Osmanlılara bağlı bir sancak haline geldi (1424).

Danişmendliler Beyliği

Danişmendliler Beyliği

Anadolu´da fetihlere memur edilen Gazi Ahmed Bey, Türkmenlere hocalık, öğretmenlik yaptığı için "Danişmend" lakabı ile anılıyordu. Danişmend Gazi Ahmed Bey, Kızılırmak ve Yeşilırmak dolaylarını ele geçirmişti. Emir Danişmend´in Bizanslar ile bir savaşta ölen Battal Gazi (öl. 740)´nin neslinden geldiği söylendiği gibi, onun Anadolu fatihi Sultan Süleyman b. Kutalmış´ın dayısı olduğu da rivayet edilmektedir.

1086´da Süleymanşah ölünce gücünü arttırdı. I. Kılıçarslan´ın Haçlılarla yaptığı Savaşlara katılarak başarı gösterdi. Antakya Prensi Bohemond´u esir aldı ve Malatya´yı ele geçirdi. Bu prensin serbest bırakılmasını isteyen Kılıçarslan´la arası açıldı ve aralarında savaş çıktı. Bu savaşta Gazi Ahmed Bey yenildi ve 1106´da öldü. Bu Türkmen hanedanının kuvvet merkezi aslında, Kuzey Anadolu´da Tokat, Amasya ve Sivas çevresinde idi.. Ancak Danişmend´in asıl adının Taylu olduğu ve hocalık yaptığı biliniyor.

Buna göre Emir Danişmend 1080 yılında Sivas´a gelmiş ve hiçbir mukavemetle karşılaşmadan burada yerleşmişti. Daha sonra Yeşilırmak havzasında fetihlerde bulundu, Niksar´ı muhasara ve zabtetti (1097´den önce). Emir Danişmend Anadolu´daki emirler arasında mücadelelerden yararlanarak devletinin hudutlarını genişletmiş, Haçlı Seferleri´nin başlaması ile batıdan gelen bu yeni düşmana karşı çetin mücadelelere katılmıştır.

Türkiye Selçuklu sultanı I. Kılıç Arslan, İznik önünde doğuya çekildikten sonra, Haçlılara karşı Emir Danişmend ve Kapadokya Emiri Hasan ile birleştiler. Bu müttefik Türk ordusu 1 Temmuz 1097´de Darylaeum (Eskişehir) civarında Haçlılara karşı savaşa tutuştu, fakat Türkler ağır kayıplar vererek çekilmek zorunda kaldılar. Haçlıların ulaşamadıkları yerlerde Danişmendliler faaliyetlerini sürdürdüler ve 1098 yılında Bayburt´u aldılar.

1101 yılında muhtelif batılı prenslerin idaresindeki üç büyük Haçlı ordusu peşpeşe Anadolu´ya girdi. Emir Danişmend, Haçlılara karşı I. Kılıç Arslan ile birleşerek onları perişan etti. Danişmend Gazi bu zaferlerden sonra derhal Malatya´nın üzerine yürüyerek orayı zabtetti (1103).

Danişmend Gazi 1106 yılında öldü. Yerine oğullarından Emir Gazi geçti. I. Kılıç Arslan ise Danişmend´in ölümünden yararlanarak Malatya´yı ele geçirmişti (1105). Ancak Türkiye Selçuklularının bu üstün durumu I. Kılıç Arslan´ın ölümüne kadar sürdü (1107). Emir Gazi Selçuklu şehzadelerinin taht kavgalarına karışmış ve bu şehzadelerden damadı olan Mes´ud´u destekleyerek, onun Konya´da sultan olmasını sağlamıştır (1116).

Daha sonra 1127´de Kayseri ve Ankara´yı zabtetti. Böylece Emir Gazi, Sultan Mes´ud´un arazisi dışında, Fırat´dan Sakarya kaynaklarına kadar uzanan Orta ve Kuzey Anadolu´ya hakim oluyor ve Danişmendliler Anadolu´daki devletlerin en kudretlisi haline geliyordu. Emir Gazi daha sonra Çukurova´ya girerek Ermeni Leon´u itaate mecbur ediyordu (1131).

Bizanslılar, Haçlılar ve Ermenilere karşı zaferleriyle Türk-İslam dünyasında haklı bir şöhret ve hürmet kazandı. Bu sebeple Bağdat Halifesi el-Müsterşid ve Büyük Selçuklu sultanı Sencer onun "melik" unvanını tasdik etmişlerdi. Yerine geçen oğlu Melik Muhammed de Haçlılar ve Ermeniler ile savaştı.

Melik Muhammed´in ölümü ile (1142), Danişmend Devleti´nin temelleri taht mücadeleleriyle sarsılırken, Anadolu´da üstünlük yavaş yavaş Selçuklulara geçiyordu. Muhammed´in oğulları ile kardeşleri arasında taht mücadeleleri başladı. Kardeşi Yağı-basan Sivas´da kendisine hükümdar ilan ederken, öteki kardeşi Ayn ed-Devle, Elbistan ve Malatya´da aynı yolu takip etmişti.

Oğlu Zu´n-Nun ise Kayseri´yi aldı. Böylece bir müddet için Danişmendlilerde birbirine rakip üç şube meydana çıktı. Danişmendlilerin üçe bölünmesi Türkiye Selçuklu sultanları için bulunmaz bir fırsattı. Bu durumdan yararlananların başında II. Kılıç Arslan geliyordu. O, muhtelif zamanlarda Sivas şubesinin işine karıştı. Nihayet 1169´da Kayseri ve Zamantı´yı zabtetti.

Zu´n-Nun, Suriye´de Atabeg Nur ed-Din Mahmud´un yardımı ile tekrar Anadolu´ya döndü ve Sivas şehri ile Danişmendli ülkesinde hüküm sürmeğe başladı. Ancak Nur ed-Din Mahmud´un ölümü II. Kılıç Arslan iyi bir fırsattı. Zu´n-Nun´u ortadan kaldırmak için önünde artık hiçbir engel kalmamıştı. Derhal harekete geçerek Danişmendlilere ait Sivas, Tokat, Niksar ve Amasya gibi şehirleri zabtetti (1175). Zu´n-Nun ise Bizans imparatoruna sığındı.

Malatya´da ise 1162´de ölen Zülkarneyn´in üç oğlu arasında anlaşmazlık mevcuttu. Bunlardan Nasır ed-Din Muhammed, bir süre II. Kılıç Arslan´ın vassalı olarak hüküm sürdü. Daha sonra II. Kılıç Arslan 1178´de Malatya´ya giderek, Danişmendlilerin burada hüküm süren koluna da son verdi ve böylece Anadolu´nun birliğini sağlamış oldu. Bundan sonra Danişmendli ailesine mensup emirlerin bir kısmı Selçukluların hizmetine girdiler.

Danişmendlilerin XII. yüzyılda yaptıkları camiler orijinal şekilleri ile zamanımıza kadar gelmemiştir. Onlara ait oldukları tespit edilen birkaç cami, medrese ve kümbet vardır. Camilerden; Niksar Ulu Camii, Kayseri Ulu Camii, Kayseri Kölük Camii ve Sivas Ulu Camii değişiklikler ve ilavelerle zamanımıza kadar gelmiştir.

Danişmendlilerden Yağı-basan biri 1151-2´de Tokat´da, öteki 1157-8´de Niksar´da olmak üzere iki medrese yaptırmıştır. Danişmenlilerden zamanımıza altı kümbet (türbe) kalmıştır. Bunlardan hanedanın kurucusu Emir Danişmend´e nisbet edilen türbe Niksar´dadır ve ötedenberi bir ziyaretgah kabul edilmektedir.

Dandanakan Savaşı Tarihi

Dandanakan Savaşı Tarihi

Sultan Mes´ud, Selçukluların artık kendi devleti için ne kadar büyük bir tehlike olduğunu anlamış ve onlar üzerine sefere çıkmıştı. Nihayet Sultan Mes´ud ilk iki savaşta Selçukluları mağlup etti (1039). Ancak bu Gazneliler için Selçukluları tamamiyle itaat altına alabilecek kesin bir zafer değildi. Bu bakımdan Selçuklulara barış teklif edildi.

Selçuklular tarafında da kabul edilen bu teklife göre; Gazneli ordusu Herat´a gidecek, Nesa, Baverd, Fevare şehir ve hududları Selçuklulara teslim edilecek, Selçuklular ele geçirmiş oldukları Nişabur, Serahs ve Merv´i tahliye edeceklerdi. İki tarafın da bu geçici barışı kabul etmelerinin sebebi, dinlenmek ve yeniden savaşa hazırlanmaktı.

Selçuklular barış şartlarına uymadıkları gibi, Gazneli topraklarına yeniden akınlara başladılar. Sultan Mes´ud tekrar Selçuklulara karşı harekete geçti. Selçuklular ile Gazneliler arasında devam eden savaşların en büyüğü ve önemlisi Merv civarındaki Dandanakan kalesi yakınında oldu.

Selçuklular, Sultan Mes´ud idaresindeki ordu karşısında kesin sonucu alarak Gaznelileri hezimete uğrattılar (24 Mayıs 1040). Dandanakan savaşını kazandıktan sonra Selçuklu Beyleri toplanarak Tuğrul Bey´i "Horasan Emiri" ilan ettiler. Artık Horasan´da tamamen bağımsız bir devlet kuruyorlar ve büyük bir imparatorluk için ilk adımlarını atıyorlardı. Ayrıca devrin adeti gereğince civardaki hükümdarlara zaferlerini bildiren "fetih-nameler" gönderdiler.

Selçuklu reisleri aynı ay içinde Merv şehrinde toplanan Kurultay´da bir araya gelerek mühim kararlar aldılar. Bu toplantıda alınan kararlardan birisiyle Abbasi Halifesi Kaim bi-Emrillah´a sadık olduklarını ve Horasan´da adaleti tesis edeceklerini bildirdiler. Bundan sonra Selçuklular hakim oldukları ve ayrıca ilerde ele geçirmeyi tasarladıkları ülkeleri yine eski Türk geleneği gereğince bölüştüler.

Bu bölüşmeye göre; Tuğrul Bey "sultan" sıfatı ile Nişabur´u alarak batıya Irak tarafına gidecekti. Çağrı Bey´e "Melik" unvanı ile merkez Merv olmak üzere Ceyhun ile Gazne arasındaki bölge, Musa Yabgu´ya, Büst, Herat ve Sistan havalisi verildi. hanedana mensup şehzadeler de birer bölgenin zabtı ile görevlendirilmişlerdi.

Selçuklular bu esas üzerine fetihlere giriştiler ve bu sür´atle gerçekleştirdiler. Çağrı Bey Gaznelilere karşı başarılı savaşlar yaparak, onları Horasan´dan tamamen uzaklaştırdı. Bir Gazneli ordusunu mağlup ederek Belh şehrini ele geçirdi (1040 yılı sonbaharı). Tuğrul Bey ile beraber Harezm´e yürüdüler ve ezeli düşmanları Şah Melik´i mağlup ederek, geçmişte uğradıkları baskının acısını çıkardılar ve Harezm ülkesini Selçuklu Devleti´ne bağladılar (1043). Daha sonra Çağrı Bey oğlu Alp Arslan´ın yardımı ile başarısını sürdürdü ve Karahanlıları mağlup etti.

Ele geçirdiği bölgelerde Selçuklu hakimiyetinin tanınması ve buralara Karahanlıların saldırmamaları şartı ile başarılı bir anlaşma yaptı (1050). Çağrı Bey ayrıca Gazneliler sultanı İbrahim ile de Hindikuş dağları arada sınır olmak üzere anlaştı (1059). İki devlet arasındaki bu anlaşma yarım asır kadar devam etmiştir.

Selçuklu Devleti´nin kuruluşunda büyük rolü olan Çağrı Bey, yetmiş yaşında Serahs şehrinde öldü (1060). Ailenin en büyüğü Musa Yabgu, Dandanakan savaşından sonra Herat´ı zabtetti (1040). O Sistan bölgesini idaresi altında bulunduruyor ve daha çok Herat´da oturuyordu. Ancak onun hanedanın öteki üyeleri kadar başarılı olmadığı anlaşılıyor. Nitekim 1064 yılında Sultan Alp Arslan´a isyan etti. Neticede Herat kalesinde yakalanarak Alp Arslan´ın yanına götürüldü ve böylece siyasi hayatı sona erdi.